İzolasyon Dönemlerinin Bilime Büyük Katkısı

COVID 19 salgını nedeniyle neredeyse bütün dünya yoğun bir izolasyon dönemine girdi. İnsanlar sokaklara çıkamıyor; evlerinde, hatta odalarında günlerini geçiriyorlar. Çoğumuz için bu katlanması çok zor bir durum. Ama eminim bazılarımız bu izolasyonu, bu yalnızlığı değerlendirerek kendi iç dünyalarına yolculuk yapıp, yeni fikirler, yeni yaklaşımlar geliştirerek, belki de kafalarının bir kenarında saklı kalan önemli sorunlara çözüm geliştireceklerdir. Bilim tarihi bu “içsel yolculuklarla” yazılmıştır. Bu yazıda iki önemli bilim adamı ve onların izolasyon dönemlerini sizlere sunacağım.

İlk kahramanımız Charles Darwin. Babası ve büyükbabası döneminin önemli doktorlarından olan Darwin ilk olarak Edinburg Üniversitesi’nde tıp eğitimi almaya başlıyor. Ancak kısa sürede tıp okuyamayacağını anlayan Darwin babasını büyük bir hayal kırıklığına uğratarak din adamı olmak üzere Cambridge Üniversitesi’deki Christ’s College’a geçiyor. Orada da aradığını bulamayan Darwin’in “içsel yolculuğu” 22 yaşında iken Güney Amerika kıyılarının haritasını çıkarmak üzere görevlendirilen HMS Beagle gemisinde iş bulmasıyla başlıyor. İki yıl planlanan bu yolculuk tam beş yıl sürüyor. Darwin yanına aldığı birkaç botanik kitabı ve gemi kaptanının hediye ettiği Lyell’in “Jeolojinin İlkeleri” adlı önemi eseri ile birlikte karada olmadığı dönemlerde küçük kamarasında izole bir hayat sürüyor. Daha sonraki yıllarda Darwin, bu küçük kamara odasında herkesten uzak geçirdiği günler boyunca evrim teorisini geliştirdiğini ve dünya bilim tarihini değiştirecek olan “Türlerin Kökeni” adlı eserinin temellerini attığını söyleyecektir.

Benzer bir izolasyon dönemini bir başka Cambridge’li Isaac Newton’da yaşamıştır. Hatta onun izolasyon günleri bugün bizim yaşadıklarımıza çok daha benzer niteliktedir. 1661 yılında Cambridge Trinity College’a giren Newton burada cebir, geometri ve trigonometri dersleri almış, Latince ve Antik Yunanca öğrenmiştir. Çok okumasına ve derslerini sevmesine rağmen okulda hiçbir zaman çok başarılı olamayıp, ön plana çıkamayan Newton’un (ve belki de insanlık tarihinin) çizgisi 1665’de Londra’yı vuran “Büyük Veba Salgını” ile değişmiştir. Ağustos 1665’de Londra’da tüm okullar tatil edilmiş, sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve insanlar evlerine kapanmak zorunda kalmıştır. Newton da annesi ile birlikte çocukluğunun geçtiği Woolstorpe’daki çiftlik evlerine taşınmış ve burada neredeyse tam iki yıl boyunca kendisini çalışma odasına kapatmıştır. Bu dönemde Newton kütle çekim kanununu bulmuş, diferansiyel ve integral hesaplamalarının temellerini atmış, güneş ışığına bir prizma tutarak ışık tayfını oluşturmuş ve beyaz ışığın tek başına bir birim olmadığını farketmiştir. Newton’un izolasyon yıllarında, daha sonra dünya bilim tarihinin en önemli eseri olduğu anlaşılacak olan “Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri” adlı eserin temelleri atılmıştır.

Darwin’in meşhur gemisi Beagle maalesef günümüze gelememiştir; 1870’de karaya çekilmiş ve parçalanmıştır. Ama geminin adı Amerika kıtasının en güney ucunda bir kanala verilmiştir (Beagle Channel). Newton’un izolasyon günlerini yaşadığı çiftlikteki meşhur elma ağacının soyu ise dünyanın en önemli bilim kurumlarından biri olan Harvard Üniversitesi’nin bahçesinde yaşamaktadır. Newton’un ağacı “izole geçirdiği bu günler sayesinde” eminim bu yaz daha bir güzel elma verecektir.

Kaynaklar

1.     McClellan JE, Dorn H. Dünya Tarihinde Bilim ve Teknoloji. The Johns Hopkins University Press 1999.

2.     Henry J. Bilimsel Düşüncenin Kısa Tarihi. MacMillan Publisher 2012.


Hazırlayan: Prof. Dr. Hakan Özdemir